"Salih Hacıoğlu" sayfasının sürümleri arasındaki fark

Okune sitesinden
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla
12. satır: 12. satır:
 
Mezuniyetini takiben çeşitli süvari birliklerinde veteriner subay olarak görev yaptıktan sonra, 1910'da mezun olduğu okula öğretmen olarak atandı. İki yıl sürdürdüğü bu görevinin ardından, binbaşı rütbesiyle Ankara’daki bir süvari kolordusuna Hayvan Hastanesi Müdürlüğü görevine tayin edildi. <ref>Özgür Kalyoncu (2009) "Salih Hacıoğlu" Kalandar Dergisi, Sayı:5</ref>
 
Mezuniyetini takiben çeşitli süvari birliklerinde veteriner subay olarak görev yaptıktan sonra, 1910'da mezun olduğu okula öğretmen olarak atandı. İki yıl sürdürdüğü bu görevinin ardından, binbaşı rütbesiyle Ankara’daki bir süvari kolordusuna Hayvan Hastanesi Müdürlüğü görevine tayin edildi. <ref>Özgür Kalyoncu (2009) "Salih Hacıoğlu" Kalandar Dergisi, Sayı:5</ref>
  
Orada, Lenin yönetimi tarafından propaganda görevlisi olarak 1919'da Ankara'ya gönderilen Tatar asıllı Şerif Manatov’la tanışması, Ekim devriminin gelişimi ve Lenin'in güncel enternasyonalizm fikirlerinden haberdar olmasını sağladı. Karadeniz ve Anadolu çevresindeki küçük devrimci grupları bir araya getirmek için hızla öncü bir role soyundu. 1920 yılında Ankara’da arkadaşlarıyla bildirler yayımlamaya ve sık sık eğitim konferansları düzenlemaya başladılar. Bu faaliyetler, çok kısa sürede Eskişehir'de ve Anakara'daki İmalat-ı Harbiye işçileri arasında kitlesel örgütlenmelerle sonuçlandı. Diğer yandan Kızıl Ordu'dan esinlenerek kurulan Yeşil Ordu hareketi içinde de yönlendirici unsur olarak aktiftiler. Nihayet Temmuz 1920'de Türkiye Komünist Partisi'nin yerel kuruluşu dağıtılan bir bildiri ile ilan edildi. Aynı süreçte Bakü'den Ankara'ya gönderilen Sovyet temsilcisinin, partileşme sürecine ne şekilde destek sağlanabileceğine dair Ankara'da görüştüğü kişi Salih Hacıoğlu idi. <ref>Paul Dumont (1978) "[https://istiraki.blogspot.com/2020/09/halk-komunist-partisi.html Cahiers du Monde Russe et Soviétique]" c.19, Sayı: 1-2, s.143-174</ref>
+
Orada, Lenin yönetimi tarafından propaganda görevlisi olarak 1919'da Ankara'ya gönderilen Tatar asıllı Şerif Manatov’la tanışması, Ekim devriminin gelişimi ve Lenin'in güncel enternasyonalizm fikirlerinden haberdar olmasını sağladı. Karadeniz ve Anadolu çevresindeki küçük devrimci grupları bir araya getirmek için hızla öncü bir role soyundu. 1920 yılında Ankara’da arkadaşlarıyla bildirler yayımlamaya ve sık sık eğitim konferansları düzenlemaya başladılar. Bu faaliyetler, çok kısa sürede Eskişehir'de ve Ankara'daki İmalat-ı Harbiye işçileri arasında kitlesel örgütlenmelerle sonuçlandı. Diğer yandan Kızıl Ordu'dan esinlenerek kurulan Yeşil Ordu hareketi içinde de yönlendirici unsur olarak aktiftiler. Nihayet Temmuz 1920'de Türkiye Komünist Partisi'nin yerel kuruluşu dağıtılan bir bildiri ile ilan edildi. Aynı süreçte Bakü'den Ankara'ya gönderilen Sovyet temsilcisinin, partileşme sürecine ne şekilde destek sağlanabileceğine dair Ankara'da görüştüğü kişi Salih Hacıoğlu idi. <ref>Paul Dumont (1978) "[https://istiraki.blogspot.com/2020/09/halk-komunist-partisi.html Cahiers du Monde Russe et Soviétique]" c.19, Sayı: 1-2, s.143-174</ref>
  
O aşamaya dek gelişmeleri temkinli olarak izleyen Ankara hükümeti, bir yandan Yeşil Ordu'yu tasviye etmeye girişti, diğer yandan da Salih Hacıoğlu ve arkadaşlarını tutuklayarak hapse attı. Ancak Sovyetler'den askeri yardım beklentisi nedeniyle, tutuklananların hepsi altı ay sonra serbest bırakıldı.
+
O aşamaya dek gelişmeleri temkinli olarak izleyen Ankara hükümeti ise artık o andan itibaren harekete geçerek, bir yandan Yeşil Ordu'yu tasviye etmeye girişmiş, diğer yandan da Salih Hacıoğlu ve arkadaşlarını tutuklayarak hapse atmıştı. Ancak Sovyetler'den askeri yardım beklentisi nedeniyle, tutuklananların hepsi altı ay sonra serbest bırakıldı. Aynı sırada hükümet kendi alternatif TKP'sini kurarak, Moskova'ya komünist düşmanı olmadığını ispatlamaya çalışıyordu. Bunun üzerine karşı hamle olarak legal bir Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası'nın kurulmasına karar verildi ve 16 Ocak 1921'de “Emek” adlı bir gazete yayımlanmaya başladı. Hükümetin cevabı ise önce partinin kuruluş kongresi engellemek ve kendisini tekrar tutuklamak oldu. Birkaç hafta sonra da kurulan gazete kapatıldı. Yargılama sürecinde, Nazım beyle birlikte hareketin iki ele başından biri olarak gösterilen Hacıoğlu, TBMM hükümetini devirme teşebbüsü suçlamasıyla 15 yıl zorunlu çalışma cezasına çarptırıldı. Ancak bir süre sonra tekrar bir af çıkarılarak serbest bırakıldı.  
Aynı sırada hükümet kendi alternatif TKP'sini kurarak, Moskova'ya komünist düşmanı olmadığını ispatlamaya çalışıyordu. Bunun üzerine karşı hamle olarak legal bir Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası'nın kurulmasına karar verildi ve 16 Ocak 1921'de “Emek” adlı bir gazete yayımlanmaya başladı. Hükümetin cevabı ise önce partinin kuruluş kongresi engellemek ve kendisini tekrar tutuklamak oldu. Birkaç hafta sonra da kurulan gazete kapatıldı. Yargılama sürecinde, Nazım beyle birlikte hareketin iki ele başından biri olarak gösterilen Hacıoğlu, TBMM hükümetini devirme teşebbüsü suçlamasıyla 15 yıl zorunlu çalışma cezasına çarptırıldı. Ancak bir süre sonra tekrar bir af çıkarılarak serbest bırakıldı.  
 
  
 
Türkiye Halk İştirakiyûn Fırkası’nın Ankara’da illegal olarak gerçekleştirilen kuruluş Kongresi’nde Merkez Komitesi 1. sekreterliğine 1922 yılında seçilir. (Türkiye Halk İştirakiyûn Fırkası’nın Kuruluş Kongresi TKP’nin 2. kongresi olarak kabul edilmiştir.)
 
Türkiye Halk İştirakiyûn Fırkası’nın Ankara’da illegal olarak gerçekleştirilen kuruluş Kongresi’nde Merkez Komitesi 1. sekreterliğine 1922 yılında seçilir. (Türkiye Halk İştirakiyûn Fırkası’nın Kuruluş Kongresi TKP’nin 2. kongresi olarak kabul edilmiştir.)

12.49, 20 Aralık 2020 tarihindeki hâli

Salih Hacıoğlu

Salih Hacıoğlu (1880-1954) Tonya doğumlu siyasetçidir.

Kendi döneminin kaynaklarında genellikle "Baytar Salih" olarak bahsi geçer. Mustafa Suphi'nin öldürülmesinin ardından gerçekleşen gizli Türkiye Komünist Partisi 2. kongresinde parti liderliğini üstlenmiş ve bu görevi 2,5 yıldan fazla bir süre yürütmüştür. Sonrasındaki ömrü hapis ve sürgünlerle geçmiştir.

Hayatı

1880 yılında Trabzon yakınlarında, Tonya kasabasında doğdu.

1899'da İstanbul Askeri Baytar Mektebi'ne girdi. Kendisini yakından tanıyan Nazım Hikmet'e göre, onun sosyalist fikirlere eğilimi bu okuldaki ilk öğrencilik yıllarına dayanıyordu. 1903 yılında birincikle mezun oldu.

Mezuniyetini takiben çeşitli süvari birliklerinde veteriner subay olarak görev yaptıktan sonra, 1910'da mezun olduğu okula öğretmen olarak atandı. İki yıl sürdürdüğü bu görevinin ardından, binbaşı rütbesiyle Ankara’daki bir süvari kolordusuna Hayvan Hastanesi Müdürlüğü görevine tayin edildi. [1]

Orada, Lenin yönetimi tarafından propaganda görevlisi olarak 1919'da Ankara'ya gönderilen Tatar asıllı Şerif Manatov’la tanışması, Ekim devriminin gelişimi ve Lenin'in güncel enternasyonalizm fikirlerinden haberdar olmasını sağladı. Karadeniz ve Anadolu çevresindeki küçük devrimci grupları bir araya getirmek için hızla öncü bir role soyundu. 1920 yılında Ankara’da arkadaşlarıyla bildirler yayımlamaya ve sık sık eğitim konferansları düzenlemaya başladılar. Bu faaliyetler, çok kısa sürede Eskişehir'de ve Ankara'daki İmalat-ı Harbiye işçileri arasında kitlesel örgütlenmelerle sonuçlandı. Diğer yandan Kızıl Ordu'dan esinlenerek kurulan Yeşil Ordu hareketi içinde de yönlendirici unsur olarak aktiftiler. Nihayet Temmuz 1920'de Türkiye Komünist Partisi'nin yerel kuruluşu dağıtılan bir bildiri ile ilan edildi. Aynı süreçte Bakü'den Ankara'ya gönderilen Sovyet temsilcisinin, partileşme sürecine ne şekilde destek sağlanabileceğine dair Ankara'da görüştüğü kişi Salih Hacıoğlu idi. [2]

O aşamaya dek gelişmeleri temkinli olarak izleyen Ankara hükümeti ise artık o andan itibaren harekete geçerek, bir yandan Yeşil Ordu'yu tasviye etmeye girişmiş, diğer yandan da Salih Hacıoğlu ve arkadaşlarını tutuklayarak hapse atmıştı. Ancak Sovyetler'den askeri yardım beklentisi nedeniyle, tutuklananların hepsi altı ay sonra serbest bırakıldı. Aynı sırada hükümet kendi alternatif TKP'sini kurarak, Moskova'ya komünist düşmanı olmadığını ispatlamaya çalışıyordu. Bunun üzerine karşı hamle olarak legal bir Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası'nın kurulmasına karar verildi ve 16 Ocak 1921'de “Emek” adlı bir gazete yayımlanmaya başladı. Hükümetin cevabı ise önce partinin kuruluş kongresi engellemek ve kendisini tekrar tutuklamak oldu. Birkaç hafta sonra da kurulan gazete kapatıldı. Yargılama sürecinde, Nazım beyle birlikte hareketin iki ele başından biri olarak gösterilen Hacıoğlu, TBMM hükümetini devirme teşebbüsü suçlamasıyla 15 yıl zorunlu çalışma cezasına çarptırıldı. Ancak bir süre sonra tekrar bir af çıkarılarak serbest bırakıldı.

Türkiye Halk İştirakiyûn Fırkası’nın Ankara’da illegal olarak gerçekleştirilen kuruluş Kongresi’nde Merkez Komitesi 1. sekreterliğine 1922 yılında seçilir. (Türkiye Halk İştirakiyûn Fırkası’nın Kuruluş Kongresi TKP’nin 2. kongresi olarak kabul edilmiştir.)

THİF’ın kuruluşunda, kurucu başkan Tokat Mebusu Nazım (Muvakat Reis), Bursa Mebusu şeyh Servet, Afyonkarahisar Mebusu Mehmet Şükrü, Baytar Binbaşı Salih Hacıoğlu (Katip), Zeynetullah Naşirevan aktif rol oynarlar. Partinin açıldığı gün partinin kütüğünde yalnız Anadolu’dan aktif beş yüz üye kayıtlıydı; ve Ankara’da yalnız silah fabrikalarında (İmalat-ı Harbiye İşçileri) partinin seksen beş üyeli bir örgüt komitesi bulunuyordu.


Türkiye Komünist Partisi daha sonra 2. kongresi’ni Ankara’da 15 Ağustos 1922 tarihinde yapar ve genel sekreterliğe Salih Hacıoğlu seçilir.

5 Kasım 1922'de Rusya'nın Petrograd şehrinde toplanan ve bir kısım oturumları 5 Aralık'a kadar Moskova'da devam eden 4. Komintern Kongresi'ne Türkiye temsilcisi olarak katıldı. Oğlunun daha sonra vereceği bir beyanatına göre, kongre sürecinde Lenin'le de şahsen tanıştı ve görüştü. Onun bu irtibatı, daha sonra, ömrünün sonuna dek partiden dışlanmasına neden olacak detaylardan biri oldu. Kongrenin kapanışının hemen ardından 7 Aralık 1922′de Moskova’da yayımlanan “Kızıl Şark” adlı dergide, Salih Hacıoğlu tarafından kaleme alınan "Burjuva Beyefendileri!..." başlıklı, TBMM hükümetini protesto eden bir yazı yayımlandı. Türkiye'ye dönüşünde, muhtmelen bu yazısı nedeniyle hemen tutuklandı. [3]

Rauf Bey hükümeti THİF’i kapatır ve yöneticileri hakkında dava açar. 9 Ağustos 1923′de sonuçlanan davada Salih Hacıoğlu ve parti yöneticilerinden 35′i ağır cezalara çarptırılır.

Hacıoğlu, TKP'nin 1925'deki kongresinde merkez komitesi üyeliğine seçilmiş fakat genel sekreterliği elinden alınmış, sonrasında muhalefet ettiği Partinin genel sekreteri Şefik Hüsnü Değmer tarafından önce 1926'da MK'dan çıkarılmıştır. 1925 yılında TKP’nin 3. kongresi İstanbul’da gizlice toplanır. Salih Hacıoğlu bu kongrede merkez komitesi üyeliğine seçilir, fakat partinin genel sekreteri Şefik Hüsnü Değmer ile aralarındaki anlaşmazlıklardan dolayı partiden uzaklaştırılır.

1927 yılında, 1922'de Moskova’da toplanan Komintern’in 4. Kongresinde katıldığı gerekçesi ile polis tarafından tutuklamıştır. Bu arada partiden tasfiye edilmiştir. Üç buçuk ay ceza alan Hacıoğlu hapisten çıktıktan sonra SSCB’ye giderek Moskova’da veterinerlik yapmaya başlamıştır. 1927 yılında Moskova’da toplanan Kominternin 4. kongresine katıldığı gerek­çesiyle tutuklanır. 4 ay ceza alan Hacıoğlu cezasını çektikten sonra, 1928 yılında Nazım Hikmet’in de yardımıyla ailesiyle birlikte Sovyetler Birhği’ne gider. Sovyetler Birliği’nde Türk devrimcilerinin eğitim gördüğü KUTV üniversitesinde kısım şefliği ve veterinerlik görevlerinde bulunur.

1949 yılında eşinin kardeşinin ölümü üzerine Moskova'daki Türkiye Büyükelçiliğine vize almak için başvurur. Bu başvuru nedeniyle Sovyet yönetiminde casusluk suçlamasıyla tutuklanır. 15 yıl 6 ay ceza alır ve Altaylar bölgesinde bir çalışma kampına ailesiyle birlikte sürgüne gönderilir. Bu esir kampında sağ yanına inme iner ve 1954 yılında hayata gözlerini yumar. Ölümünden sonra eşi Sabiha Sümbül Nazım Hikmet'ten yardım ister. Nazım Hikmet büyük uğraşlar vererek, casusluk suçlamasıyla suçlanan Hacıoğlu'nun ölümünden sonra aklanmasını ve ailesine 80 ruble maaş bağlanmasını sağlar.(FUAS SEFEROV)

Hacıoğlu Salih’in İ. Bilen’in eliyle Sibirya’ya sürgüne gönderilmesi ve orada ölmesi, bu kirli sayfalardan biri. Eşi Sabiha Sümbül yıllar sonra sağsalim Moskova’ya döndüğünde gerçek ortaya çıkıyor. İ. Bilen, hakların ve saygınlığın iadesinde oralı olmuyor; durumdan o zamana kadar haberi olmayan Nazım Hikmet devreye girip yardımcı oluyor ve bu haberdar olmamaktan gelen üzüntüyle ‘Hacıoğlu Salih’ şiirini yazıyor. [4]


”Hacı oğlu Salih memleketimdendi, |  Karadeniz’den, | Kocaman gözlü, kocaman burunluydu, | dazlaktı.
 Komünistti on dokuzdan. | Dövüştü, | hapse düştü, | yattı Ankara’da, Kırşehir’de. 
 Sonra geçti bu yana, | yani ikinci vatana. | Baytardı, Kirofabat köylerinde hasta keçilere baktı. 
 Yıllar, eğrilen bir yün ipliği gibi aktı | namuslu, çalışkan parmaklarından. 
 Sonra, 49’da, Moskova’da, Martın onuncu gecesi, | oturmuş, Engels’i okuyordu, | geldiler, götürdüler, | sürdüler Altay Bucağına. 
 Ne bir dağ devrildi içinde, | hatta ne bir toprak parçası kaydı.
 Yalnız, inme indi sağına, | altmış yedi yaşındaydı. 
 Altı yıl, Hacı oğlu Salih | kutladı inkılabın yıldönümünü | tel örgüler ve kurt köpekleriyle çevrili.
 Ve öldü bir bahar günü | elli kişilik barakasında.
 Bu akşam Moskova’da bayram eyledik, | kutladık inkılabın yıldönümünü: 
 Dolaştı türkü söyleyerek meydanları Marks | Engels | Lenin | ve temize çıkma kâadı Salihin..”




[5]

Kaynakça

  1. Özgür Kalyoncu (2009) "Salih Hacıoğlu" Kalandar Dergisi, Sayı:5
  2. Paul Dumont (1978) "Cahiers du Monde Russe et Soviétique" c.19, Sayı: 1-2, s.143-174
  3. Veli Umut Arslan (2012) "100. yıl anısına bu tarih bizim: Mustafa Suphi TKPsi Sürekli Devrimcidir"
  4. Vartan İhmalyan (1989) "Bir Yaşam Öyküsü" s.245-252
  5. Mehmet İnanç Turan (2018) "Mustafa Suphi’nin Partisi’nde Sosyalizm ve Enternasyonalizm"