Necati Lugal
Necati Lugal (1881-1964) Trabzon asıllı dilbilimci ve eğitimcidir.
Klasik Farsça dili ve edebiyatının 20. yüzyıldaki en önemli otoritelerinden biri olarak kabul edilir.
İsmi
Soyadı kanunu sonrası ailesi tarafından alınan resmî soyadı "Lugal" Sümercedir ve açılımı [ LU (𒇽) + GAL (𒃲) ] "=Büyük Adam" olan, Sümer uygarlığı döneminde genellikle "hükümdar" anlamında kullanılan bir sözcüktür.
Hayatı
Tam adıyla Mehmet Necati Lugal Trabzonlu Çizmecioğlu sülalesine mensup bir ailenin çocuğu olarak 2 Nisan 1881'de İstanbul'da doğdu.
Çocukluk ve ilk gençlik yılları boyunca, özellikle babası tarafından din eğitimine yönlendirildi. Ancak kendisi daha çok, bu yönde aldığı medrese dersleri vesilesiyle öğrendiği Arapça ve Farsça'nın edebî yönüyle ilgiliydi. 1903 yılından itibaren özel okullarda din dersleri vermeye başladı. Bir süre sonra, Farsça'ya yönelik ilgisi ve hakimiyeti, onun Askeri okullarda Farsça dili ve edebiyatı öğretmeni olarak görev almasını sağladı.[1]
1917’de Harbiye Nezâreti tarafından açılan bir sınavı kazanarak, Almanya’daki Türkiyeli öğrencilere Türkçe ve Din dersi öğretmeni olarak tayin edildi ve ilk görev yeri olan Postdam’a gitti. Orada özellikle Arapça ve Farsça serviyesi, kısa sürede dilbilimci akademisyenlerin dikkatini çekti. 1. Dünya Savaşı’nın ardından Hamburg Üniversitesi Şarkiyat Enstitüsü’den davet aldı[2] ve Mart 1919'da orada asistan olarak çalışmaya başladı. 1921 yılında da aynı enstitüde Türkçe, Farsça dilleri ve edebiyatları okutmanlığına getirildi. Aralıksız 20 yıl süren bu görevi sırasında Klasik Farsça'nın yanı sıra Urduca ve Peştuca dilleri üzerinde de akademik çalışmalar yürüttü. İkinci dünya savaşının başlamasıyla birlikte Eylül 1939'da Almanya'yı terk etti ve Türkiye'ye döndü. Yakın çevresi, Beyazıt kütüphanesinde çok kısıtlı bir maaşla müdürlük görevine getirilmesini sağladı. O dönemde uzun bir süre maddi sıkıntılar içinde yaşadı. Bununla birlikte 1942 yılında bu kütüphaneyi Türkiye'de modern fiş ve kataloglama usulünün uygulandığı ilk kütüphane haline getirdi.
1943 yılında kendisi ile ilgili bilgi iletilen Hasan Âli Yücel’in özel talimatıyla Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Klasik Şark Dilleri Kürsüsü profesörlüğüne tayin edildi. Bu yeni görevinde bilimsel üretkenliğinin en verimli olduğu yıllarını yaşadı. Birçok Klasik dönem Farsça eseri Türkçeye kazandırdı. Bu çalışmalarında özellikle tercümesi çok zor görülen ve daha önce hiçbir modern dile çevrilmemiş eserlere odaklandı. Hatta o güne dek modern dillere tam olarak çevrilmesinin mümkün olamayacağı öne sürülen Firdevsî'ni "Şahnâme" isimli eserini de altı cilt olarak Türkçeye çevirdi ve 1945 yılından itibaren ilk dört cildini yayımladı. Bu çevirisi, onun hem Klasik Farsça hem de Türkçedeki edebi birikimini ortaya koyduğu başyapıtı olarak kabul edildi.
1950 sonrası iyice belirginleşen akademik dönüşümden o da etkilendi. 1952 yılında, daha önce Hasan Âli Yücel tarafından göreve getirilmiş diğer tüm isimler gibi o da emekliye sevk edildi. Bir süre sonra da Almanya'ya gitti. 1956 yılından itibaren üç yıl boyunca Bonn ve Frankfurt üniversitelerinde misafir profesör olarak çalıştı. Ardından Türkiye’ye döndü ve 27 Mayıs 1960 sonrasında Türkiye'deki akademik kariyerine kaldığı yerden devam etme imkanı elde etti. Aynı sene içinde Ankara Üniversitesi'nde "Klasik Türkçe Metinler Kürsüsü" başkanlığına getirildi. Ölene kadar da bu görevini sürdürdü. Bu arada 1962 yazında son kez Trabzon'u ziyaret etti.
23 Mart 1964 tarihinde, 83 yaşındayken hayatını kaybetti.
Çevirileri
- Des türkischen Dichters Fuzûlî Poëm "Laylâ-Meǧnun" und die gereimte Erzählung "Benk u Bǎde" (1943)
- Ṣadruddîn Ebu'l-Ḥasan 'Ali Ibn Nâṣir Ibn 'Ali el-Ḥüseyni "Ahbār üd-devlet is-selçukiyye" (1943)
- Firdevsi "Şahnâme" (1945)
- Niẓām-ad-Dīn Šāmī "Zafernâme" (1949)
- Latifî "Tezkere" (1950)
- Ebu nasr il-Farabi 'nin halâ üzerine makalesi (1951)
- Ebu Bekr Tihrani "Kitāb-i Dīyārbakrīya" (1962)
- Devletşah Semerkandî "Tezkire-i Devletşah" (1963)