Zenofon

Okune sitesinden
Okune (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 13.33, 17 Nisan 2021 tarihli sürüm
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla
19. yüzyıl Avrupamerkezci Tarihkurgu sürecinde, özellikle Batı Asya üzerine odaklanan manipülatif harita üretimlerine bir örnek olarak, Onbinlerin sefer güzergâhı ve terminolojisi.

Zenofon (MÖ 431-355) Antik Yunan uyruklu yazar ve askerdir.

"Anabasis" isimli eserinde, bir sefer dönüşü başında olduğu paralı asker ordusu ile birlikte uğradığı Trabzon ve çevresine dair yazdıkları, şehrin yazılı tarihinin bilinen en eski tanıklığıdır.

Kimliği

Antik Yunan Sömürgeciliği'nin zenginliğinin zirvesine ulaştığı yıllarda Atina'da elit bir ailenin çocuğu olarak doğmuştur. Genç yaşlarında felsefeyle ilgilenen Zenofon (Antik Yunanca: Xenophōn), MÖ 401 yılında kendisi gibi bir grup elitin topladığı bir paralı ordu ile birlikte Pers iç savaşının taraflarından biri olan Prens Kuruş'a destek olmak için Babil seferine katılmıştır. Yenilgiyle sonuçlanan savaş sonrasında, komuta kademesi dağılan soydaşlarını anavatanlarına geri götürme sorumluluğunu üstlenerek "Onbinler" olarak tanımladığı ordunun başına geçmiş, sonrasında Babil'den Karadeniz kıyılarına, oradan da Yunanistan'a uzanan bu macerasını, ülkesine döndükten sonra "Onbinlerin Dönüşü" olarak da bilinen bir eser olarak kaleme almıştır.

Konukluğu

Dönüş yolunda, MÖ 400 yılı ortalarına doğru Hart Geçidi üzerinden Kolhis topraklarına girdiği anlaşılan "Onbinler" iki ay kadar bir süre bölgede kalarak önce Trabzon, ardından da Giresun kenti yakınlarında konaklamıştır. Zenofon, bu süre zarfında, her iki kentte üstlenmiş Yunan sömürgeciler ile yerli Kolh halkı arasındaki ilişkilere dair, birinci elden çok değerli bilgiler kaydetmiştir.

Tanıklığı

Zenofon ve askerlerinin Madur Dağı zirvesinden denizi görmelerinden sonra, Kolhis coğrafyasında ilk karşılaştıkları yerliler, dağlı Tzan kabilelerinin o dönemdeki temsilcileri olan ve sonraki asırların kayıtlarında "Makelonlar" olarak geçecek topluluklardı. Bu yerlilerle, onların dillerini bildiğini söyleyen bir askerin tercümanlığı sayesinde iletişim kurabilmişlerdi. Kendisi Kolhis kökenli bir köleyken orduya alınmış bir paralı askerdi. Onun sayesinde bu dağlı yerlilerin topraklarından geçiş izni alabilmişlerdi. Ancak Karadeniz sahiline inerken karşılaştıkları diğer Kolh kabileleri onlara o kadar iyi davranmamış, Deli Bal tuzaklarıyla onları perişan etmişlerdi.[1]

Nihayetinde ordusu ile birlikte sahile ulaşan Zenofon, "...Kolhis ülkesinde, Karadeniz kıyısında, Sinope şehrine bağlı Trapezunta isimli Yunan sömürge kenti..." olarak tanımladığı Trabzon kalesini çevreleyen Kolh köylerini işgal ederek, bu bölgede kamp kurmuştu. Zira kentte yaşayan Yunan sömürgeciler, kendi soydaşları olsalar da bu kalabalık orduyu kale içine sokmamışlardı. Sonrasında, bir yandan deniz yolu ile anavatanlarına dönüş için yeterli sayıda gemi tedarik edebilmek için uğraşırken, diğer yandan çevredeki Kolh köylerini yağmalayarak ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmışlardı. Köyleri yakmışlar, katliamlar yapmışlardı. Hatta Trabzon çevresindeki kaynaklar tükenince, sömürgeci soydaşlarının yönlendirmesiyle daha güneyde Torul çevresine saldırıp oralardaki köyleri de talan etmişlerdi.[1]

Ardından Trabzon çevresinden ayrılarak biraz daha batıya ilerlemişler ve Zenofon'un "...Kolhis ülkesinde, Sinopelilerin kurduğu Kerasunta isimli Yunan sömürge kenti..." olarak tanımladığı Giresun'a ulaşmışlardı. Orada da benzer şekilde kenti çevreleyen Kolh köylerini yağmalayarak, katliamlarına devam etmişlerdi. O süreçte uygar Yunanlar ile yerli barbar Kolhlar arasındaki medeniyet farkını, Zenofon kendi satırlarında şu şekilde aktarmaktaydı:

"...Saldırıya uğrayan köylerden üç yaşlı elçi, [Yunan] komutanlarla görüşmek üzere şehre gelmişti. (...) Hem bize olanı biteni anlatmak, hem de köylerinde ölen askerlerimizi alıp gömmemizi teklif etmek üzere buraya gelmeyi düşünmüşlerdi. (...) Sonuç olarak bu üç elçi de taşlanarak öldürüldü." (Anabasis 5.7.17-19)

Kaynakça

  1. 1,0 1,1 Ahmet Mican Zehiroğlu (2000) "Antik Çağlarda Doğu Karadeniz" s.27-33