Deli Bal

Okune sitesinden
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla
Deli bal

Deli bal, Doğu Karadeniz'in güney sahillerine özgü, farklı dozlarda çeşitli etkiler gösterebilen zehirli orman gülü balıdır.

İsmi

Özellikle nadir rastlanan bir varyantının fazla miktarda tüketilmesinin merkezi sinir sistemini direkt etkileyerek çıldırma belirtilerine neden olduğuna dair yaygın görüş, isminin kaynağını oluşturur. Türkçe dışında, Güney Kolhis coğrafyasında konuşulan diğer dillerde de benzer anlamda isimlendirmelerle bilinir.

İçeriği

Arıların topladıkları nektarın ağırlıklı kısmını oluşturan orman gülü çeşidine göre toksik bileşenleri ve oranları değişkenlik gösterir. Bununla birlikte bölgede, Mayıs-Haziran aylarında açan ve komar çiçeği olarak bilinen mor renkli orman gülü, deli balın en yaygın nektar kaynağıdır. Komar çiçeğinde bulunan ve insan vücudunun merkezi sinir sistemi ile kan dolaşımına doğrudan etkisi olan[1] grayanotoksin isimli madde[2], toplanan nektarla birlikte balın içeriğine dahil olur.

Tarihi

Deli balın kendi coğrafyasındaki varlığına ve kullanımına ilişkin bilinen en eski tarihi tanıklık Antik Yunan Sömürgeciliği dönemine aittir. Bahsi geçen bu olay, hezimete uğradıkları bir doğu seferi sonrası yollarını kaybeden bir Yunan paralı asker ordusunun, MÖ 400 yılı ortalarına doğru, günümüzde Bayburt yakınlarda yer alan Hart Geçidi'ni aşarak Trabzon limanına ulaşma çabası sırasında gerçekleşmiştir. Madur Dağı zirvesinden denizi gördükten sonra Sürmene Deresi vadisinin dik yamaçlarından sahile doğru inmeye çalışırlarken, topraklarına izinsiz girdikleri yerli Kolh kabileleriyle savaşmışlar ve o vesileyle de onların taktik bir silah olarak kullandıkları Deli bal ile tanışmışlardır.[3] İlk kez yaşadıkları bu deneyim, komutanları olan Zenofon tarafından tüm semptomlarıyla birlikte detaylı olarak gözlemlenmiş ve kaydedilmiştir:

"...hafif piyadeler, Kolhların kaçtıklarını sanarak çığlıklar atarak koşmaya başladılar ve dağa herkesten önce vardılar. (...) Onların koşmaya başladığını gören düşmanlar da yerlerini bırakıp her yöne kaçmaya başladılar. Doruğa ulaşan Yunanlar bol erzak dolu birçok köyde konakladılar. Bu köylerde onları şaşırtan bir tek şeyle karşılaştılar; birçok kovan vardı ve bu kovanlardaki peteklerden bal yiyen askerler kustular, ishal oldular ve içlerinden hiçbiri ayakta duramıyordu; az yiyenler körkütük sarhoş olmuş insanlara, çok yiyenlerse azgın çılgınlara, hatta can çekişen insanlara benziyorlardı. Bu durumda birçoğu bir bozgun sonrasındaymış gibi yere serilmiş, büyük umutsuzluk başlamıştı. Ertesi gün kimsenin ölmediği görüldü ve sarhoşluk yaklaşık olarak bir gün önce başladığı saatte geçti. Üçüncü ve dördüncü gün müshil almış gibi bitkin düşmüş halde ayaklandılar...” Anabasis c.IV b.8.19-21 [4]

Antik Yunan sömürgecilerin Trabzon yakınlarında başına gelen bu olay, askerî tarih açısından, kayıtlara geçmiş en eski kitlesel biyolojik/kimyasal silah kullanım örneği olarak kabul edilir. Bu tarihten sonraki dönemlerde de yine aynı bölgede davetsiz misafirlere karşı askeri amaçlı taktik kullanım örnekleri farklı kaynaklarla zamanımıza ulaşmıştır.

Günümüzde ise Deli Bal, yani Komar çiçeği balı zehirleyici etkilerinin dışında tıbbi faydaları ile de inceleme konusu olmaya devam etmektedir. Özellikle toksik bileşenlerinin aynı zamanda tansiyon düzenleyici etkiye de sahip olduğunun anlaşılması, ilaç endüstrisinin yoğun ilgisini çekmiştir. Ancak elde edilen bilgilerin ne şekilde kullanılmakta olduğu bilinmemektedir.

Kaynaklar

  1. Cenker Eken (2004) "Grayanotoksin Zehirlenmesi" s.76-77
  2. Hüseyin Şahin (2014) "Orman Gülü Balı ve Bitkisindeki Grayanotoksin III İzoformunun Analizi" s.1-5
  3. Ahmet Mican Zehiroğlu (2000) "Antik Çağlarda Doğu Karadeniz" s.27-33
  4. Tanju Gökçöl (1974) "Ksenophon, Anabasis: Onbinlerin Dönüşü" s.146