"Esat Ömer Eyyubi" sayfasının sürümleri arasındaki fark

Okune sitesinden
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla
8. satır: 8. satır:
 
'''1895''' yılında [[Maçka]] yakınlarındaki [[Olasa]] köyünde doğdu.
 
'''1895''' yılında [[Maçka]] yakınlarındaki [[Olasa]] köyünde doğdu.
  
Trabzon'da yayınlanan dergi ve gazetelerde, '''1918''' yılından itibaren şiir ve öyküleriyle dikkat çekmeye başladı. O yıllarda şehirde güçlü esen sol rüzgarların etkisine giren entelektüellerden biri oldu. [[15 Ağustos 1921]]'da [[Batum]] üzerinden Rusya'ya gitmek üzere [[Trabzon]]'a gelen [[Nazım Hikmet]]'i orada ağırlayan isimlerden biriydi. Şehirde kaldığı günler boyunca [[Meydan]] kahvehanesinde genç şairle sohbet eden yerel şair ve yazarlar arasında o da vardı. Yakından takip etmeye çalıştığı bolşevik devriminin son durumunu yerinde görmek üzere, kendisi de [[1922]] yılı başlarında [[Batum]]'a geçti. Dönüşünde, gözlemlerini "Batum'da Onbeş Gün" başlıklı bir yazıyla, '''17 Nisan 1922''' tarihli ''Güzel Trabzon'' gazetesinde okuyucularına aktardı. O tarihten sonra, Trabzon'da giderek hararetlenmekte olan İstanbul ve Ankara eksenli siyasi kutuplaşmaların dışında konumlanıp, her iki tarafa da muhalif sol bir çizgiyi temsil etmeye başladı. Siyasi aydınlanmada edebiyatın, özellikle de mizahın gücüne inanan Eyyubi, '''18 Mayıs 1922''' tarihinde, daha sonra başına büyük dertler açacak olan ''Kahkaha'' isimli bir mizah dergisi çıkarmaya başladı. Birkaç sonra çıkan bir sayısında meşrutiyet yanlısı ittihatçı Ali Şükrü'yü ağır sözlerle hicveden bir şiirle gündeme oturan derginin, '''10 Mart 1923''' tarihli sayısında ise bu kez Ankara hükümeti hedef alınmış, İçişleri bakanını alaya alan bir yazı yayınlanmıştı. Ancak tek kişilik muhalefet Esat Ömer'in durmak gibi bir niyeti yoktu. Nitekim birkaç ay geçmeden bu kez doğrudan, "Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine..." başlıklı bir açık mektupla, Ankara'ya siyasi ultimatom verecekti. Bu mektupta ''"...yeni kurulacak düzenin eşitlik, hak, adalet esasına dayanması, hatta işçi ve köylüleri esas alması gerektiği..."'' belirtiliyor, ayrıca ''"...Cumhuriyet'in ilanından sonraki süreçte, bilhassa devrimler aşamasında, iktidarın kimi uygulamalarının antidemokratik olduğu ..."'' vurgulanarak, mevcut gidişat eleştiriliyordu. <ref name=":0">Kudret Emiroğlu (2020) [https://www.amazon.com.tr/Trabzonun-Liberal-Bolsevigi-Rifki-1896-1962/dp/605901884X/ "Trabzon'un Liberal Bolşeviği: Rıfkı Kulaç (1896-1962)"] s.233-244</ref>
+
Trabzon'da yayınlanan dergi ve gazetelerde, '''1918''' yılından itibaren şiir ve öyküleriyle dikkat çekmeye başladı. O yıllarda şehirde güçlü esen sol rüzgarların etkisine giren entelektüellerden biri oldu. [[15 Ağustos 1921]]'da [[Batum]] üzerinden Rusya'ya gitmek üzere [[Trabzon]]'a gelen [[Nazım Hikmet]]'i orada ağırlayan isimlerden biriydi. Şehirde kaldığı günler boyunca [[Meydan]] kahvehanesinde genç şairle sohbet eden yerel şair ve yazarlar arasında o da vardı. Yakından takip etmeye çalıştığı bolşevik devriminin son durumunu yerinde görmek üzere, kendisi de [[1922]] yılı başlarında [[Batum]]'a geçti. Dönüşünde, gözlemlerini "Batum'da Onbeş Gün" başlıklı bir yazıyla, '''17 Nisan 1922''' tarihli ''Güzel Trabzon'' gazetesinde okuyucularına aktardı. O tarihten sonra, Trabzon'da giderek hararetlenmekte olan İstanbul ve Ankara eksenli siyasi kutuplaşmaların dışında konumlanıp, her iki tarafa da muhalif sol bir çizgiyi temsil etmeye başladı. Siyasi aydınlanmada edebiyatın, özellikle de mizahın gücüne inanan Eyyubi, '''18 Mayıs 1922''' tarihinde, daha sonra başına büyük dertler açacak olan ''Kahkaha'' isimli bir mizah dergisi çıkarmaya başladı. Birkaç sonra çıkan bir sayısında meşrutiyet yanlısı ittihatçı Ali Şükrü'yü ağır sözlerle hicveden bir şiirle gündeme oturan derginin, '''10 Mart 1923''' tarihli sayısında ise bu kez Ankara hükümeti hedef alınmış, İçişleri bakanını alaya alan bir yazı yayınlanmıştı. Ancak tek kişilik muhalefet ordusu Esat Ömer bununla da yetinmeyecekti. Birkaç ay geçmeden bu kez doğrudan, "Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine..." başlıklı bir açık mektupla, Ankara'ya siyasi ultimatom verecekti. Bu mektupta ''"...yeni kurulacak düzenin eşitlik, hak, adalet esasına dayanması, hatta işçi ve köylüleri esas alması gerektiği..."'' belirtiliyor, ayrıca ''"...Cumhuriyet'in ilanından sonraki süreçte, bilhassa devrimler aşamasında, iktidarın kimi uygulamalarının antidemokratik olduğu ..."'' vurgulanarak, mevcut gidişat eleştiriliyordu. Atatürk bu yazıyı unutamamış olacak ki '''15 Eylül 1924''' tarihinde Trabzon'u ziyarete geldiğinde, ''Kahkaha'' dergisinin hala faaliyette olduğunu, cezalandırılmadığını öğrenince Trabzon valisini gafletle suçlamıştı. İki gün sonra geçtiği [[Rize]]'den Ankara'ya İçişleri Bakanlığı'na çektiği telgrafla da bu dergi ile ilgilenilmesi talimatını vermişti. Bunun üzerine Esat Ömer "devlet büyüklerine hakaret" suçlamasıyla göz altına alınmış, dergisi de 3 hafta süreyle kapatılmıştı. Ancak yerel mahkemenin bu kararı muhtemelen Atatürk'ü tatmin edecek seviyede değildi. Zira o, telgrafında ''Kahkaha'' dergisine dair şunları yazmıştı:<ref name=":0">Kudret Emiroğlu (2020) [https://www.amazon.com.tr/Trabzonun-Liberal-Bolsevigi-Rifki-1896-1962/dp/605901884X/ "Trabzon'un Liberal Bolşeviği: Rıfkı Kulaç (1896-1962)"] s.233-244</ref>  
  
 
<blockquote>
 
<blockquote>
''"...     ..."''  
+
''"...Trabzon'da 'Kahkaha' isminde bir mizah dergisi çıkaranlar Bolşeviklerdir. Orada kimseye bir şey demedim. Fakat vilayeti idare edenlerin gafleti, uyku halindedir. Alakadar olunuz, tahkikat yapınız. Bu gazeteyi çıkaranları öğrenmekle beraber, gazetenin çıkmamasını temin ediniz..."''  
 
</blockquote>
 
</blockquote>
 
  
 +
İçeriğine bir sanat ve edebiyat sayfası da dahil etmiş olan Kahkaha dergisi, bir yandan bu baskılarla ve sürekli açılan bu kapatma davalarıyla boğuşurken, okuyucu kitlesini de genişletmiş, özellikle Trabzon gençliği üzerinde öngördüğü olumlu etkileri yaratmaya başlamıştı. O sıralarda henüz 18 yaşında, [[Trabzon Muallim Mektebi]] öğrencisi olan [[Zeki Baştımar]] da onlardan biriydi ve yazdığı şiirleri ilk kez Esat Ömer'in dergisinde yayınlanmıştı. Okulda öğrenci arkadaşlarıyla komünist bir hücre kuran Zeki, '''22 Kasım 1924''' tarihinde ülke çapında tüm muaalim mektepleri ile birlikte gerçekleştirilecek olan 3 günlük boykot eyleminin de öğrenci liderlerinden biri olmuştu. Onların eylemine, kurucusu olduğu [[Trabzon Gençler Birliği]] vasıtasıyla destek sağlayan isim ise yine Esat Ömer Eyyubi olacaktı. Onun [[Trabzon]]'daki bir diğer sivil toplum örgütlenmesi girişimi ise, yine muhalif nitelikli bir kara mizah kulübü olan [[Dangalaklar Cemiyeti]] idi.
  
'''27 Eylül 1962''' tarihinde [[Trabzon]]'da, 71 yaşında öldü.
+
Ancak Ankara hükümetinin '''3 Mart 1925''' tarihinde çıkardığı Takrir Sukûn kanunu ile birlikte, muhalif girişimlere ve yayınlara artık hiçbir şekilde göz açtırılmayacağı belli olmuştu. Ülke çapında birçok gazete ve dergiyle birlikte ''Kahkaha'' dergisi de 10 gün sonra tamamen kapatıldı. Lakin Esat Ömer'in uslanmak veya pes etmek gibi bir niyeti yoktu. '''18 Nisan 1925''' tarihinde ''Mihrak'' isimli 15 günlük yeni bir muhalif gazete daha çıkarmaya teşebbüs etti. Gazetenin alt başlığı "Halkın, köylünün, gençliğin menfaati için çalışır!" şeklindeydi. Ancak beklendiği üzere, ikinci sayısının çıkmasına izin verilmedi, o da kapatıldı. Bu arada Trabzon ve çevresinde tüm muhalif odaklara yönelik tutuklamalar başlamıştı. Bu gelişmeler üzerine Trabzon'daki Sovyet konsolosu ile görüşerek iltica talebinde bulundu ve '''Haziran 1925''''in ilk haftasında [[Batum]] üzerinden Tiflis'e geçti.
 +
 
 +
Esat Ömer Eyyubi'nin Sovyetler Birliği'ne iltica ettikten sonraki hayatı ve akıbeti büyük bir sis perdesinin ardında kalmıştır.
 +
 
 +
İlerleyen senelerde kendisine dair son bilgilerden biri, '''1947'' yılında Moskova radyosunda, o sıralarda Marshall Planı çerçevesinde tamamen Amerikan yörüngesine girmiş olan Türkiye'deki hükümeti, ağır sözlerle eleştirmesi, seçimlerde hile yapmakla, halkını A.B.D'ye satmakla suçlaması oldu. Trabzon'da ve Trabzonlular arasında büyük yankı uyandıran bu haberler, o sıralarda komünist "sürek avı" yürütmekte olan hükümet karşısında, özellikle Maçkalı Eyüpoğlu sülalesini oldukça tedirgin etmişti. Öyle ki bu endişe, muhtemelen o sıralarda yazışmalarının okunduğunu düşünen [[Bedri Rahmi Eyüboğlu]] ile yurtdışındaki kardeşi [[Sabahattin Eyüboğlu]] arasındaki şahsi mektuplaşmalara dahi konu olacaktı. Kendisine dair Türkiye basınına yansıyan son haber ise, '''1950'' yılında Türkiye aleyhine faaliyetleri nedeniyle vatandaşlıktan çıkarılması ve tüm mal varlığına el konulmasına dair mahkeme kararıydı.
 +
 
 +
Nerede, ne şekilde ve ne zaman öldüğü bilinmemektedir.
  
 
==Kaynakça==
 
==Kaynakça==
  
 
[[Kategori: Önemli Kişiler]]
 
[[Kategori: Önemli Kişiler]]

12.52, 14 Mart 2021 tarihindeki hâli

Esat Ömer Eyyubi (1929)

Esat Ömer Eyyubi (1895-1950>?) Trabzon, Maçka doğumlu gazeteci, şair ve yazardır.

İsim

Maçka çevresinde yerleşik olan Eyüboğlu sülalesine mensuptur. Muhtemelen sülalesini Selahaddin Eyyubi ile ilişkilendiren bir inanışın etkisiyle, diğer akrabalarından farklı olarak soyadını "Eyyubi" şeklinde kullanmayı tercih etmiştir.

Hayatı

1895 yılında Maçka yakınlarındaki Olasa köyünde doğdu.

Trabzon'da yayınlanan dergi ve gazetelerde, 1918 yılından itibaren şiir ve öyküleriyle dikkat çekmeye başladı. O yıllarda şehirde güçlü esen sol rüzgarların etkisine giren entelektüellerden biri oldu. 15 Ağustos 1921'da Batum üzerinden Rusya'ya gitmek üzere Trabzon'a gelen Nazım Hikmet'i orada ağırlayan isimlerden biriydi. Şehirde kaldığı günler boyunca Meydan kahvehanesinde genç şairle sohbet eden yerel şair ve yazarlar arasında o da vardı. Yakından takip etmeye çalıştığı bolşevik devriminin son durumunu yerinde görmek üzere, kendisi de 1922 yılı başlarında Batum'a geçti. Dönüşünde, gözlemlerini "Batum'da Onbeş Gün" başlıklı bir yazıyla, 17 Nisan 1922 tarihli Güzel Trabzon gazetesinde okuyucularına aktardı. O tarihten sonra, Trabzon'da giderek hararetlenmekte olan İstanbul ve Ankara eksenli siyasi kutuplaşmaların dışında konumlanıp, her iki tarafa da muhalif sol bir çizgiyi temsil etmeye başladı. Siyasi aydınlanmada edebiyatın, özellikle de mizahın gücüne inanan Eyyubi, 18 Mayıs 1922 tarihinde, daha sonra başına büyük dertler açacak olan Kahkaha isimli bir mizah dergisi çıkarmaya başladı. Birkaç sonra çıkan bir sayısında meşrutiyet yanlısı ittihatçı Ali Şükrü'yü ağır sözlerle hicveden bir şiirle gündeme oturan derginin, 10 Mart 1923 tarihli sayısında ise bu kez Ankara hükümeti hedef alınmış, İçişleri bakanını alaya alan bir yazı yayınlanmıştı. Ancak tek kişilik muhalefet ordusu Esat Ömer bununla da yetinmeyecekti. Birkaç ay geçmeden bu kez doğrudan, "Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine..." başlıklı bir açık mektupla, Ankara'ya siyasi ultimatom verecekti. Bu mektupta "...yeni kurulacak düzenin eşitlik, hak, adalet esasına dayanması, hatta işçi ve köylüleri esas alması gerektiği..." belirtiliyor, ayrıca "...Cumhuriyet'in ilanından sonraki süreçte, bilhassa devrimler aşamasında, iktidarın kimi uygulamalarının antidemokratik olduğu ..." vurgulanarak, mevcut gidişat eleştiriliyordu. Atatürk bu yazıyı unutamamış olacak ki 15 Eylül 1924 tarihinde Trabzon'u ziyarete geldiğinde, Kahkaha dergisinin hala faaliyette olduğunu, cezalandırılmadığını öğrenince Trabzon valisini gafletle suçlamıştı. İki gün sonra geçtiği Rize'den Ankara'ya İçişleri Bakanlığı'na çektiği telgrafla da bu dergi ile ilgilenilmesi talimatını vermişti. Bunun üzerine Esat Ömer "devlet büyüklerine hakaret" suçlamasıyla göz altına alınmış, dergisi de 3 hafta süreyle kapatılmıştı. Ancak yerel mahkemenin bu kararı muhtemelen Atatürk'ü tatmin edecek seviyede değildi. Zira o, telgrafında Kahkaha dergisine dair şunları yazmıştı:[1]

"...Trabzon'da 'Kahkaha' isminde bir mizah dergisi çıkaranlar Bolşeviklerdir. Orada kimseye bir şey demedim. Fakat vilayeti idare edenlerin gafleti, uyku halindedir. Alakadar olunuz, tahkikat yapınız. Bu gazeteyi çıkaranları öğrenmekle beraber, gazetenin çıkmamasını temin ediniz..."

İçeriğine bir sanat ve edebiyat sayfası da dahil etmiş olan Kahkaha dergisi, bir yandan bu baskılarla ve sürekli açılan bu kapatma davalarıyla boğuşurken, okuyucu kitlesini de genişletmiş, özellikle Trabzon gençliği üzerinde öngördüğü olumlu etkileri yaratmaya başlamıştı. O sıralarda henüz 18 yaşında, Trabzon Muallim Mektebi öğrencisi olan Zeki Baştımar da onlardan biriydi ve yazdığı şiirleri ilk kez Esat Ömer'in dergisinde yayınlanmıştı. Okulda öğrenci arkadaşlarıyla komünist bir hücre kuran Zeki, 22 Kasım 1924 tarihinde ülke çapında tüm muaalim mektepleri ile birlikte gerçekleştirilecek olan 3 günlük boykot eyleminin de öğrenci liderlerinden biri olmuştu. Onların eylemine, kurucusu olduğu Trabzon Gençler Birliği vasıtasıyla destek sağlayan isim ise yine Esat Ömer Eyyubi olacaktı. Onun Trabzon'daki bir diğer sivil toplum örgütlenmesi girişimi ise, yine muhalif nitelikli bir kara mizah kulübü olan Dangalaklar Cemiyeti idi.

Ancak Ankara hükümetinin 3 Mart 1925 tarihinde çıkardığı Takrir Sukûn kanunu ile birlikte, muhalif girişimlere ve yayınlara artık hiçbir şekilde göz açtırılmayacağı belli olmuştu. Ülke çapında birçok gazete ve dergiyle birlikte Kahkaha dergisi de 10 gün sonra tamamen kapatıldı. Lakin Esat Ömer'in uslanmak veya pes etmek gibi bir niyeti yoktu. 18 Nisan 1925 tarihinde Mihrak isimli 15 günlük yeni bir muhalif gazete daha çıkarmaya teşebbüs etti. Gazetenin alt başlığı "Halkın, köylünün, gençliğin menfaati için çalışır!" şeklindeydi. Ancak beklendiği üzere, ikinci sayısının çıkmasına izin verilmedi, o da kapatıldı. Bu arada Trabzon ve çevresinde tüm muhalif odaklara yönelik tutuklamalar başlamıştı. Bu gelişmeler üzerine Trabzon'daki Sovyet konsolosu ile görüşerek iltica talebinde bulundu ve Haziran 1925'in ilk haftasında Batum üzerinden Tiflis'e geçti.

Esat Ömer Eyyubi'nin Sovyetler Birliği'ne iltica ettikten sonraki hayatı ve akıbeti büyük bir sis perdesinin ardında kalmıştır.

İlerleyen senelerde kendisine dair son bilgilerden biri, 1947 yılında Moskova radyosunda, o sıralarda Marshall Planı çerçevesinde tamamen Amerikan yörüngesine girmiş olan Türkiye'deki hükümeti, ağır sözlerle eleştirmesi, seçimlerde hile yapmakla, halkını A.B.D'ye satmakla suçlaması oldu. Trabzon'da ve Trabzonlular arasında büyük yankı uyandıran bu haberler, o sıralarda komünist "sürek avı" yürütmekte olan hükümet karşısında, özellikle Maçkalı Eyüpoğlu sülalesini oldukça tedirgin etmişti. Öyle ki bu endişe, muhtemelen o sıralarda yazışmalarının okunduğunu düşünen Bedri Rahmi Eyüboğlu ile yurtdışındaki kardeşi Sabahattin Eyüboğlu arasındaki şahsi mektuplaşmalara dahi konu olacaktı. Kendisine dair Türkiye basınına yansıyan son haber ise, 1950 yılında Türkiye aleyhine faaliyetleri nedeniyle vatandaşlıktan çıkarılması ve tüm mal varlığına el konulmasına dair mahkeme kararıydı.

Nerede, ne şekilde ve ne zaman öldüğü bilinmemektedir.

Kaynakça