"Of" sayfasının sürümleri arasındaki fark
(→Tarihi) |
(→Tarihi) |
||
8. satır: | 8. satır: | ||
Bir yerleşim yeri olarak adının geçtiği en eski kayıtlar 1. yüzyıl ve sonrasına aittir. Ağzında kurulu olduğu derenin Roma İmparatorluğunun doğu sınırını teşkil ettiği o dönemlerde, bir sınır garnizonu olarak öne çıkmıştır. Ancak daha sonra sınırın daha doğuya taşınmasıyla önemi kaybetmiş, hatta çok uzun bir süre hiçbir belgede bahsi geçmemiştir. Buna rağmen vadinin yerli halkı olan Kolhlar için küçük pazar yeri ve iskele olarak işlevini sürdürmüş olmalıdır. | Bir yerleşim yeri olarak adının geçtiği en eski kayıtlar 1. yüzyıl ve sonrasına aittir. Ağzında kurulu olduğu derenin Roma İmparatorluğunun doğu sınırını teşkil ettiği o dönemlerde, bir sınır garnizonu olarak öne çıkmıştır. Ancak daha sonra sınırın daha doğuya taşınmasıyla önemi kaybetmiş, hatta çok uzun bir süre hiçbir belgede bahsi geçmemiştir. Buna rağmen vadinin yerli halkı olan Kolhlar için küçük pazar yeri ve iskele olarak işlevini sürdürmüş olmalıdır. | ||
− | Doğu Roma döneminde, 6. yüzyıldan itibaren başlatılan Hristiyanlaştırma ve Rumlaştırma süreci, Of vadisinin yerli ahalisi açısından ilk büyük sosyal dönüşüm olmuştur. O sürecin ardından burası, 10. yüzyıla gelindiğinde tüm bölge sahilinde ruhban sınıfının en çok yoğunlaştığı saha haline gelmiştir. Keşişlerin, rahiplerin ve envai çeşit mezhepten bilimum Semitik ruhbanların özellikle bu vadiyi neden tercih ettiğine dair farklı görüşler vardır. Bunlardan en yaygın kabul göreni; bu vadinin, diğerlerinin aksine, güneye bağlanan doğal geçitlerden yoksun olması, bu nedenle de herhangi bir ticaret, yağma veya sefer güzergahında yer almaması, dolayısıyla da mabedler için nispeten güvenli bir izolasyon sağlamasıdır. Ancak bu ihtimalin dışında; aşırı bir ilgiyle buraya yığılan bu ruhbanları asıl cezbeden şeyin, onların yoğun uhrevi | + | Doğu Roma döneminde, 6. yüzyıldan itibaren başlatılan Hristiyanlaştırma ve Rumlaştırma süreci, Of vadisinin yerli ahalisi açısından ilk büyük sosyal dönüşüm olmuştur. O sürecin ardından burası, 10. yüzyıla gelindiğinde tüm bölge sahilinde ruhban sınıfının en çok yoğunlaştığı saha haline gelmiştir. Keşişlerin, rahiplerin ve envai çeşit mezhepten bilimum Semitik ruhbanların özellikle bu vadiyi neden tercih ettiğine dair farklı görüşler vardır. Bunlardan en yaygın kabul göreni; bu vadinin, diğerlerinin aksine, güneye bağlanan doğal geçitlerden yoksun olması, bu nedenle de herhangi bir ticaret, yağma veya sefer güzergahında yer almaması, dolayısıyla da mabedler için nispeten güvenli bir izolasyon sağlamasıdır. Ancak bu ihtimalin dışında; aşırı bir ilgiyle buraya yığılan bu ruhbanları asıl cezbeden şeyin, bu vadide onların yoğun konsantrasyonlarına, uhrevi eforlarına katkı sağlayacak başkaca imkanlar mı olduğu yeterince irdelenmemiştir. |
[[Trabzon İmparatorluğu]] döneminde | [[Trabzon İmparatorluğu]] döneminde |
14.12, 9 Nisan 2021 tarihindeki hâli
Trabzon'un 50 km doğusunda bir sahil kasabasıdır.
İsmi
Of adının en eski formu, Roma egemenliği döneminde kayıtlara geçmiş "OPİUS/ OPİUNT[A]" şeklindeki isimlendirmelerdir. Sözkökeni Latince, "Afyon" anlamına gelen [OPİUM] sözcüğüne dayanır. Romalılar tarafından önce aynı mevkide bulunan dereye ve içinde bulunduğu vadiye verilmiş olan bu isim, orada yetişen ve o çevreye özgü olan uyuşturucu özellikli endemik bitkilerle ilişkili olmalıdır.[1][2] Daha sonra kurulan yerleşim de aynı ismi, ağzında kurulduğu bu dereden almıştır. İsminin ilk halindeki "-NTA" eklentisi ise, aynı bölgede Roma dönemine ait diğer yabancı yerleşim adlarına da adapte edilmiş bir Kolhik yer ismi ekidir.
Tarihi
Bir yerleşim yeri olarak adının geçtiği en eski kayıtlar 1. yüzyıl ve sonrasına aittir. Ağzında kurulu olduğu derenin Roma İmparatorluğunun doğu sınırını teşkil ettiği o dönemlerde, bir sınır garnizonu olarak öne çıkmıştır. Ancak daha sonra sınırın daha doğuya taşınmasıyla önemi kaybetmiş, hatta çok uzun bir süre hiçbir belgede bahsi geçmemiştir. Buna rağmen vadinin yerli halkı olan Kolhlar için küçük pazar yeri ve iskele olarak işlevini sürdürmüş olmalıdır.
Doğu Roma döneminde, 6. yüzyıldan itibaren başlatılan Hristiyanlaştırma ve Rumlaştırma süreci, Of vadisinin yerli ahalisi açısından ilk büyük sosyal dönüşüm olmuştur. O sürecin ardından burası, 10. yüzyıla gelindiğinde tüm bölge sahilinde ruhban sınıfının en çok yoğunlaştığı saha haline gelmiştir. Keşişlerin, rahiplerin ve envai çeşit mezhepten bilimum Semitik ruhbanların özellikle bu vadiyi neden tercih ettiğine dair farklı görüşler vardır. Bunlardan en yaygın kabul göreni; bu vadinin, diğerlerinin aksine, güneye bağlanan doğal geçitlerden yoksun olması, bu nedenle de herhangi bir ticaret, yağma veya sefer güzergahında yer almaması, dolayısıyla da mabedler için nispeten güvenli bir izolasyon sağlamasıdır. Ancak bu ihtimalin dışında; aşırı bir ilgiyle buraya yığılan bu ruhbanları asıl cezbeden şeyin, bu vadide onların yoğun konsantrasyonlarına, uhrevi eforlarına katkı sağlayacak başkaca imkanlar mı olduğu yeterince irdelenmemiştir.
Trabzon İmparatorluğu döneminde
15. yüzyılda ise Opiunta olan orijinal adı Rumca "Ophis" şekline dönüştürülerek, yeniden bir yerleşim yeri olarak anılmaya başlanmıştır. Aynı asrın ikinci yarısında başlayan Osmanlı döneminde ise kayıtlara "Of" telaffuzu ile geçmeye başlamıştır.
Köyleri
Kolları ile birlikte güneye doğru uzanan Of deresi vadisi çevresindeki tüm köy ve beldeler, uzun bir tarih boyunca dillerden, etnisitelerden bağımsız, kendilerine özgü ortak bir izole kültür alanı oluşturmuşlardır.[3] En yukarıda Kavlatan'a dek yayılan bu alandaki tüm köyler ve Alano, Holo, Ogene, Şerah, Kadahor, Kabahor gibi çevre beldeler, Of kasabasıyla tarihsel bir ilişki içindedirler. Aynı bölgeye dahil en eski tarihi köylerin başlıcaları da Mapsino, Zeno, Paçan, Kono ve Çufaruksa olarak sıralanabilir.
Önemli Kişileri
- Süleyman Sudi (1835-1896) Bürokrat, maliyeci, yazar.
- Sabahattin Ali (1907-1948) Yazar, şair.
- Hamdi Alev Şamilof (1894-1969) Siyasetçi.
Kaynakça
- ↑ William Falconer (1805) "Arrian's Voyage Round the Euxine Sea" s.30-33
- ↑ Ernst Freiherr von Bibra (1855) "Die Narkotischen Genussmittel und der Mensch" s.195
- ↑ Michael E. Meeker (2017) "İmparatorluktan Gelen Bir Ulus" s.12-129