Deli Bal
İsmi
Tarihi
Deli balın kendi coğrafyasındaki varlığına ve kullanımına ilişkin bilinen en eski tarihi tanıklık MÖ 400 yılına aittir.[1]
"...hafif piyadeler, Kolhların kaçtıklarını sanarak çığlıklar atarak koşmaya başladılar ve dağa herkesten önce vardılar. (...) Onların koşmaya başladığını gören düşmanlar da yerlerini bırakıp her yöne kaçmaya başladılar. Doruğa ulaşan Yunanlar bol erzak dolu birçok köyde konakladılar. Bu köylerde onları şaşırtan bir tek şeyle karşılaştılar; birçok kovan vardı ve bu kovanlardaki peteklerden bal yiyen askerler kustular, ishal oldular ve içlerinden hiçbiri ayakta duramıyordu; az yiyenler körkütük sarhoş olmuş insanlara, çok yiyenlerse azgın çılgınlara, hatta can çekişen insanlara benziyorlardı. Bu durumda birçoğu bir bozgun sonrasındaymış gibi yere serilmiş, büyük umutsuzluk başlamıştı. Ertesi gün kimsenin ölmediği görüldü ve sarhoşluk yaklaşık olarak bir gün önce başladığı saatte geçti. Üçüncü ve dördüncü gün müshil almış gibi bitkin düşmüş halde ayaklandılar...” Anabasis c.IV b.8.19-21 [2]
İçeriği
Arıların topladıkları nektarın ağırlıklı kısmını oluşturan orman gülü çeşidine göre toksik bileşenleri değişkenlik gösterir. Bununla birlikte bölgede komar çiçeği olarak bilinen mor renkli orman gülü, deli balın en yaygın nektar kaynağıdır. Komar çiçeğinde bulunana ve insan vücudunun merkezi sinir sistemi ile kan dolaşımına doğrudan etkisi olan grayanotoksin isimli madde[3], toplanan nektarla birlikte balın içeriğine dahil olur.
Kaynaklar
- ↑ Ahmet Mican Zehiroğlu (2000) "Antik Çağlarda Doğu Karadeniz" s.27-33
- ↑ Tanju Gökçöl (1974) "Ksenophon, Anabasis: Onbinlerin Dönüşü" s.146
- ↑ Hüseyin Şahin (2014) "Orman Gülü Balı ve Bitkisindeki Grayatoksin III İzoformunun Analizi" s.1-5