Zeki Baştımar
Zeki Baştımar (1905 - 1974) Sürmene doğumlu yazar ve siyasetçidir.
Menderes iktidarı döneminde siyasi mahkum olarak yıllarca hapis yatmış, sonrasında uzun süreden beri "Yakup Demir" kod adıyla militanı ve merkez komite üyesi olduğu gizli Türkiye Komünist Partisi'nin liderliğine yükselmiş, 14 yıl boyunca bu görevi sürdürmüştür.
Hayatı
1905 yılında Sürmene yakınlarındaki Baştımar köyünde doğdu. 6 yaşında önce babasını, ardından annesini kaybetti.
1915 yılı başlarında Trabzon ve çevresine yönelik ağır Rus bombardımanı sonrası yaşanan büyük yıkımın ardından, amcalarıyla birlikte memleketini terk ederek önce Samsun'a, oradan da İstanbul'a göç etti. O yıllarda sokak satıcılığı, çıraklık ve tezgahtarlık gibi işlerde çalıştı.
1919 yılında Trabzon'a geri döndü ve bir okulda hademe olarak işe girdi. Ertesi yıl bir kaza mahkemesinde katip olarak çalışmaya başladığında henüz daha 15 yaşındaydı.
1922 sonbaharında, giriş sınavlarını kazandığı Trabzon Muallim Mektebi'ne girdi. O yıllarda dergilere ve gazetelere gönderdiği şiirlerinin dikkat çekmesi, dönemin entelektüel çevreleriyle irtibat kurmasını sağladı. Bu sayede, ilerleyen senelerde ilk kez sosyalist fikirlerle tanışarak 1925 yılında gizli Türkiye Komünist Partisi'ne üye oldu. Ertesi yıl parti tarafından, üniversite eğitimi alması için Moskova'ya gönderildi. Eğitimini tamamladıktan sonra 1929'da İstanbul'a geçen Baştımar, Nazım Hikmet ile birlikte parti içi muhalefete katılarak aktif siyasi faaliyetlerine başladı. 1930'da sahte kimlikle yakalanarak tutuklandı ve sonrasında askere alındı. 1931 yılında askerden döndüğünde parti çalışmalarına kaldığı yerden devam etti. Ertesi yıl gerçekleşen gizli kongrede, partinin Merkez Komite üyeliğine seçildi ve tekrar tutuklandı. 1934 yılında ikinci kez Moskova'ya giderek iki yıl orada kalışının ardından, bu kez örgütlenme çabalarını Ankara'ya taşımak üzere Türkiye'ye geri döndü.
Tamamı illegal yeraltı faaliyetleriyle geçen olağanüstü derecede ilginç politik yaşamının özellikle bu dönemi; parti içi entrikalara, ayak oyunlarına, çekişmelere ve özellikle İstanbul'daki eski kadronun kendisini dışlama çabalarına karşı yürüttüğü kişisel mücadeleleriyle, daha da fırtınalı bir sürece girdi.
Bu arada Menderes dönemiyle birlikte artan siyasi baskıların 1951 yılında toplu tutuklamalarla sonuçlanmasıyla o da yakalandı ve yargılandı. Hüküm giydiği 10 yıl ağır hapisle, gizli Komünist Parti davasında en büyük cezayı alan isim oldu. 1959 yılında tahliye oluşunu izleyen süreçte, örgütü hızla toparlayarak parti önderliğini eline aldı.
Partisinin resmi ve fiili liderliğini, beyin felciyle başlayan sağlık sorunlarının 1973 yılında iyice ağırlaşmasına dek Doğu Avrupa'dan yürüttü. Ölümünden kısa bir süre önce iki kişilik Dış Büro komitesinin tartışmalı kararıyla görevinden alındı. Darbe olarak tanımladığı bu kararı tanımadığını, gerekçeleriyle birlikte uzun ve detaylı bir reddiye ile kayda geçirdi. Kısa süre sonra gerçekleşen vefatının uzun süre örgütten gizlendiğine dair iddialar nedeniyle, kimi çevrelerce şüpheli görülen ölüm tarihi, resmi kayıtlara 18 Kasım 1974 olarak geçmiştir. Mezarı, Almanya'da Leipzig şehrinde bulunmaktadır.[1]
Eserleri
İngilizce, Fransızca ve Rusça bilen Baştımar, çeşitli dergilerde yayınlanmış politik makalelerinin dışında, önemli Rus klasiklerinden Çehov'un "Sayfiyede", "Maske" ve "Düello", Puşkin'in "Erzurum Yolculuğu" ile Tolstoy'un "Hacı Murat" eserlerini Türkçeye çevirmiştir. Ayrıca yine Tolstoy'un "Savaş ve Barış" isimli ünlü başyapıtını Nazım Hikmet'le birlikte Türkçeye kazandıran isimdir.
Kaynakça
- ↑ Erden Akbulut (2009) "Zeki Baştımar: Yaşam Öyküsü Mektuplar Yazılar" s.9-52