Trabzonofobi
Trabzon düşmanlığı olarak da bilinen, Trabzon'a ve Trabzonlulara yönelik nefret ve önyargıları ifade eden bir olgudur. Günümüzde etnik ve kültürel farklılıklardan kaynaklanan ırkçı nefret türlerinin siyasi ve iktisadi argümanlarla kamufle edilmeye çalışılması, genellikle bu nefret türüne de eşlik eden yaygın savunma refleksleridir.
İsim
Kelime anlamı "Trabzon Korkusu" olan bu terim [İngilizce: Trabzonophobia], benzeri etnik temelli nefret sendromlarında (Judeophobia, Anglophobia, Japanophobia, Germanophobia) olduğu gibi bu nefret türünün de gerçekte bir korkudan kaynaklanıyor olmasını yansıtır.
Tarih
Trabzonofobinin gelişim ve dönüşüm evreleri tarihi açıdan üç döneme ayrılarak ele alınabilir.
- İmparatorluk Dönemi:
Trabzon'a ve ahalisine yönelik kategorik nefretin ilk belgelenebilir örnekleri, Trabzon'nun bölgesel bir siyasi egemenlik merkezine dönüşerek, Doğu Roma başkentinin yani İstanbul'un otoritesine karşı ciddi bir tehdit olarak öne çıktığı 11. yüzyıldan itibaren görülür.
Şehir olarak organize bir nefretin belirgin bir hedefi haline gelmesi ise, Doğu Roma İmparatorluğu'nun yıkılışının ardından, yeni bir imparatorluk başkenti haline gelip, 13. yüzyıldan itibaren Doğu Roma veraseti için Bizanslılarla mücadeleye girişmesi ile başlamıştır. 1261 ylında bu mücadelenin ilk raundunu kaybedip, Doğu Roma başkentini Bizanslılara kaptırmasının ardından, aynı nefret dalgası yine İstanbul merkezli olarak devam etmiştir. Aynı yüzyıl içinde kaleme alınmış Bizans kaynaklarında Trabzon'a ve Trabzonlulara yönelik hakaret ve aşağılamalara sıklıkla rastlanır.[1] Açık Trabzonofobi örneği olarak kayıtlara geçmiş ilk tarihi vaka da yine dönemde 28 Mayıs 1265 yılında gerçekleşen Ortodoks Patriği seçimleri ve sonrasında yaşananlardır. Başlangıçta en liyakatli aday olarak gösterilip Patrik seçilen Trabzonlu German Malkuç, yeterince Rumca olmadığı için alaya alınan ve barbar tarzında olduğu söylenen soyadını değiştirmeyi kabul etmemesi üzerine uzun süre baskı ve aşağılamalara maruz kalmış, Trabzon İmparatorluğu hesabına çalışacağına yönelik endişelerin de etkisiyle, nihayet 15 ay sonra envai çeşit ayak oyunları sonucunda istifa etmek zorunda bırakılmıştır.[1]
15. yüzyıla dek İstanbul merkezli olarak süren bu husumet ve onun ürünü olan Trabzonofobinin bu dönemdeki son örneği de yine bir Patrik seçiminde yaşanmıştır. 1 Mayıs 1440 tarihinde gerçekleşen bu seçimde yine en güçlü favori olarak gösterilen Trabzonlu bir aday açıkça ayrımcılığa maruz kalmış, Bizans sarayı tarafından organize edilen hileli bir oylamayla devre dışı bırakılmıştır. Hemen sonrasında bu düşmanlık, Bizanslılar tarafından Avrupa'ya ve özellikle Papalık çevrelerine de ihraç edilmeye çalışılmış, ama 1441 yılından itibaren Trabzon hükümetinin karşı hamleleri ve Trabzonlu diplomat Dominiko Allegri'nin çabalarıyla boşa çıkarılmıştır.[2]
Bu dönemde Trabzon'a yönelik nefretin ana motivasyonu, İstanbul'a yönelik bir iktidar tehdidinin odağı olması nedeniyle siyasi temellidir. Söz konusu tehdit hem Bizans sarayına hem de Patrikhane'nin kontrolüne yönelik olduğu için, nefretin de genellikle aynı adreslerin kurumsal organizasyonuna ve sponsorluğuna tabi olduğu görülür. Her iki devletin de yıkılarak Osmanlı egemenliğine geçmesinden sonra, Trabzonofobi de Bizans'ın diğer tüm sosyal kodları ile birlikte Osmanlı geleneğine aktarılmıştır. Ancak bu yeni dönemde Trabzon nefreti farklı temellerde şekillenecektir.
- Sultanlık Dönemi:
Trabzon İmparatorluğu'nun yıkılışı sonrası Trabzon şehrinin herhangi bir devlet yönetimi iddiasının kalmaması, Trabzonofobiyi sosyal, kültürel ve ekonomik argümanlar çerçevesinde sınırlamıştır. 1556 yılında Trabzon'da doğmuş bir Osmanlı asilzadesi olan Âşık Mehmed'in yaşadığı şehrin ve vilayetin yerli ahalisini ağır hakaretlerle aşağıladığı "Menâzırü’l-avâlim" isimli eseri, Trabzonluları hedef alan nefret ifadelerinin bilinen en eski Osmanlı versiyonudur.[3]
Osmanlı döneminde Trabzonofobinin sadece entelektüel çevrelerle sınırlı kalmayıp, kitlesel boyutta kanlı olaylara yol açtığı bir diğer örnek ise, bugünkü Romanya ve Moldova topraklarında yer alan Boğdan'da gerçekleşmiştir. İmparatorluk döneminde, Moldavia Prensliği zamanında bu bölgeye özellikle Trabzon Şarabı ticareti yapmak üzere yerleşmiş olan Trabzonlu tüccarlar, ilerleyen yüzyıllarda giderek bir koloni haline gelip, başkent Yaş'ta kendi mahallelerini oluşturmuşlar ve önce şarapçılık sektörünü sonra da tüm ticaret hayatını domine eder hale gelmişlerdir. 18. yüzyılda yerel tüccarların da kışkırtmasıyla saldırılara maruz kalmaya başlamışlar ve nihayetinde patlak veren çatışmalar sonucunda evleri ve dükkanları yakılmıştır. Dönemin Boğdan voyvodası da bir ferman yayınlayarak o tarihten sonra Trabzonluların ülke içinde mülk sahibi olmalarını yasaklamıştır. Boğdanlı ileri gelenler bununla da yetinmemiş, ülkenin vassal olarak himayesi altında olduğu Osmanlı sultanına başvurarak Trabzonluları şikayet etmişler ve sorunun çözümünü talep etmişlerdir. Dönemin sultanı da orayı düzene sokmak için Boğdan'a yeni bir voyvoda tayin etmeye karar vermiştir. Boğdanlıların, başlarına voyvoda olarak tayin edilen bu kişinin de aslen Trabzonlu olduğunu öğrenmeleri ise oldukça uzun bir zaman almıştır.[2]
- Cumhuriyet Dönemi:
Osmanlı Sultanlığı'nın yıkılışını takip eden gelişmeler Trabzonofobiye yeniden siyasi görünüm kazandırmıştır. Yeni devletin kuruluşu sürecinde bilhassa Selanik ve İstanbul mahreçli çevrelerle giriştiği, sonrasında da yenilgiyle çıktığı "aslî kurucu ortaklık" mücadelesi, Trabzon şehri ve ahalisini özellikle yeni Cumhuriyetin ilk 10 yılı boyunca şüpheyle yaklaşılan potansiyel bir tehdit odağı haline getirmiştir. Sonrasında 70'li yıllara dek daha çok "Temel fıkraları" ile aşağılama seviyesine indirgenerek süren bu evrenin en absürt vaka örneği ise 1972 yılında yaşanan Titrek Hamsi Örgütü davası olmuştur. Öte yandan mübadele ile Yunanistan'da gönderilen Trabzon Rumları da, orada özellikle ilk göçmen jenerasyonunu hedef alan sistematik ayrımcılık ve aşağılamalarla karşılaşmışlardır.
1980 darbesi sonrası Türkiye'de ise Trabzonofobi daha çok kültürel ve sportif alanlara taşınır. Aynı yıllarda basına sızdırılan MİT raporlarının satır aralarında Trabzonofobinin devlet içindeki yansımaları ilk kez açığa çıkar. Futbol dünyasında Trabzon şehrini temsil eden Trabzonspor son kez 1984 yılında şampiyonluk kupasını kaldırır. Sonraki yıllarda ise şampiyonluk kupaları her biri devletin farklı kurumlarını ve kanatları temsil eden, Devlet-i Aliyye mirası üç İstanbul takımı arasında paylaşılır. Trabzon temsilcisinin bu alandaki mücadelesi neredeyse her sezon içerinden ve dışarından destekli farklı ayak oyunlarıyla engellenir. 2011 yılında ise, organize bir şike ile elinden alındığı ortaya çıkan ve evrensel spor hukuku kuralları gereği kendisine teslim edilmesi gereken şampiyonluk kupası, devlet yönetiminin ve İstanbul odaklı siyasi partilerin ortak müdahalesi ile gasp edilerek rakibi olan, ordu ile yakın ilişkili devlet destekli şike hükümlüsü takıma verilir.[4]
Günümüzde Trabzonofobi, özellikle Türkiye'de spor ve siyaset dünyasında giderek tırmandırılan bir olgu olarak etkinliğini sürdürmektedir.
Kaynakça
- ↑ 1,0 1,1 Ahmet Mican Zehiroğlu (2016) "Trabzon İmparatorluğu (2.Cilt)" s.55-57, 75-90
- ↑ 2,0 2,1 Ahmet Mican Zehiroğlu (2018) "Trabzon İmparatorluğu (3.Cilt)" s.112-118, 237-263
- ↑ Kudret Emiroğlu (2000) "Trabzon'da XIX.Yüzyıldan XX.Yüzyıla Kahvehane ve Kitabevi Bağlamında Toplumsal Tabakalanma, Kültür ve Siyaset s.188
- ↑ Court of Arbitration for Sport (2014) ""Arbitration CAS 2013/A/3256"