"Titrek Hamsi Örgütü" sayfasının sürümleri arasındaki fark

Okune sitesinden
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla
8. satır: 8. satır:
 
Cumhuriyetin kuruluş döneminde, ideolojik ihtilaflardan ayrı bir eksende birbirleriyle iktidar mücadelesine girişmiş bölgesel kutuplardan biri olan [[Trabzon]]'un, bir muhalefet odağı olarak ilk kez yeni devletin kurucu unsurlarının gözüne batması aynı yıllara denk gelir. '''1920'''li yılların ilk yarısı boyunca; eski ittihatçılardan, meşrutiyet yanlısı liberallere ve bolşeviklere kadar tüm Osmanlı sonrası muhalif oluşumların İstanbul dışında en hızlı örgütlendiği alan olan [[Trabzon Vilayeti]] coğrafyası, bu çok kombinasyonlu karmaşık güç mücadelesinden bölge olarak yenik çıkmış; sürgünler, suikastler ve idamlarla "hizaya" getirildikten sonra Ankara nezdinde ve hafızasında aklanabilmesi ancak '''1930''''lu yıllara doğru mümkün olabilmişti.
 
Cumhuriyetin kuruluş döneminde, ideolojik ihtilaflardan ayrı bir eksende birbirleriyle iktidar mücadelesine girişmiş bölgesel kutuplardan biri olan [[Trabzon]]'un, bir muhalefet odağı olarak ilk kez yeni devletin kurucu unsurlarının gözüne batması aynı yıllara denk gelir. '''1920'''li yılların ilk yarısı boyunca; eski ittihatçılardan, meşrutiyet yanlısı liberallere ve bolşeviklere kadar tüm Osmanlı sonrası muhalif oluşumların İstanbul dışında en hızlı örgütlendiği alan olan [[Trabzon Vilayeti]] coğrafyası, bu çok kombinasyonlu karmaşık güç mücadelesinden bölge olarak yenik çıkmış; sürgünler, suikastler ve idamlarla "hizaya" getirildikten sonra Ankara nezdinde ve hafızasında aklanabilmesi ancak '''1930''''lu yıllara doğru mümkün olabilmişti.
  
[[Trabzon]]'un devlete yönelik tehditlerle ilişkilendirilebilecek derecede ikinci kez dikkat çekmesi ise '''1950''''li yıllarında başındadır. Türkiye'nin 2. Dünya savaşının sonuyla birlikte ABD-İngiltere ekseninin yörüngesine girmesi ve ardından NATO üyeliği ile bu yeni vassallığa kurumsal bir temel oluşturması, eşgüdümlü olarak "komünizm tehdidi" ile mücadeleye de katkı sunmasını gerektirmişti. Önce akademik kurumlarda bu yönde bir temizliğe girişilmiş, ardında TKP'ye yönelik kapsamlı bir operasyon gerçekleştirilmişti. Ortaya çıkan fotoğrafta, özellikle eğitim kurumlarında zemin bulduğu anlaşılan sosyalist örgütlenmenin [[Hasan Âli Yücel]]'in himayesi altında oluştuğu sonucuna varılmıştı. Üstelik TKP'yi savaş yıllarında Ankara merkezli olarak yeniden örgütleyerek partinin başına geçmiş olduğu tespit edilen Trabzonlu [[Zeki Baştımar]]'ın da onun bakanlığı bünyesinde sıradan bir çevirmen memur kadrosunda senelerce kamufle olabildiği anlaşılmıştı. Bir diğer Trabzonlu komünist elebaşı [[Esat Ömer Eyyubi]] ise yine aynı yıllarda, iltica etmiş olduğu Sovyetler Birliği'nden Türkçe radyo yayınları yaparak, hükümeti, memleketi ABD'ye satmakla suçlayan ağır hakaretler yağdırmaktaydı. Onun '''1950''' yılında vatandaşlıktan çıkartılarak tüm mal varlığına el konulması, başta [[Bedri Rahmi Eyüboğlu]] ve [[Sabahattin Eyüpoğlu]] olmak üzere akrabaları olan Eyüpoğlu sülalesi mensubu aydınları da ilerleyen yıllarda yurtdışına yerleşmelerine sebep olacak derecede tedirgin etmişti. Ancak bu kez tüm bu bağlantılar, [[Trabzon]]'a yönelik belirgin bir siyasi baskıyı gerektirmeyecek kadar şehirden uzaktı. Bununla birlikte, ABD tarafından meteoroloji ve radar istasyonu görünümü altında Türkiye genelinde belli noktalara kurulan, teknik istihbarat ve dinleme istasyonlardan biri '''1953''' yılında [[Trabzon]]'da, [[Mitra Tepesi]]'ne kurulmuştu.   
+
[[Trabzon]]'un devlete yönelik tehditlerle ilişkilendirilebilecek derecede ikinci kez dikkat çekmesi ise '''1950''''li yıllarında başındadır. Türkiye'nin 2. Dünya savaşının sonuyla birlikte ABD-İngiltere ekseninin yörüngesine girmesi ve ardından NATO üyeliği ile bu yeni vassallığa kurumsal bir temel oluşturması, eşgüdümlü olarak "komünizm tehdidi" ile mücadeleye de katkı sunmasını gerektirmişti. Önce akademik kurumlarda bu yönde bir temizliğe girişilmiş, ardında TKP'ye yönelik kapsamlı bir polis operasyonu gerçekleştirilmişti. Neticede ortaya çıkan fotoğrafta, özellikle eğitim kurumlarında zemin bulduğu anlaşılan sosyalist örgütlenmenin [[Hasan Âli Yücel]]'in himayesi altında oluştuğu sonucuna varılmıştı. Üstelik TKP'yi savaş yıllarında Ankara merkezli olarak yeniden örgütleyerek partinin başına geçmiş olduğu tespit edilen Trabzonlu [[Zeki Baştımar]]'ın da onun bakanlığı bünyesinde sıradan bir çevirmen memur kadrosunda senelerce kamufle olabildiği anlaşılmıştı. Bir diğer Trabzonlu komünist elebaşı [[Esat Ömer Eyyubi]] ise yine aynı yıllarda, iltica etmiş olduğu Sovyetler Birliği'nden Türkçe radyo yayınları yaparak, hükümeti, memleketi ABD'ye satmakla suçlayan ağır hakaretler yağdırmaktaydı. Onun '''1950''' yılında vatandaşlıktan çıkartılarak tüm mal varlığına el konulması, başta [[Bedri Rahmi Eyüboğlu]] ve [[Sabahattin Eyüpoğlu]] olmak üzere akrabaları olan Eyüpoğlu sülalesi mensubu aydınları da ilerleyen yıllarda yurtdışına yerleşmelerine sebep olacak derecede tedirgin etmişti. Ancak bu kez tüm bu bağlantılar, [[Trabzon]]'a yönelik belirgin bir siyasi baskıyı gerektirmeyecek kadar şehirden uzaktı. Bununla birlikte, ABD tarafından meteoroloji ve radar istasyonu görünümü altında Türkiye genelinde belli noktalara kurulan, teknik istihbarat ve dinleme istasyonlardan biri '''1953''' yılında [[Trabzon]]'da, [[Mitra Tepesi]]'ne kurulmuştu.   
  
  

02.17, 25 Aralık 2021 tarihindeki hâli

Behice Boran ve Titrek Hamsi Örgütü üyeleri. (Trabzon, Meydan, 1966)

12 Mart 1971 darbesini izleyen süreçte, Trabzon çevresiyle irtibatlı ilerici, sol, sosyalist aydınlara yönelik bir sindirme kampanyası sırasında, yürütülen soruşturmaya gizli örgüt kapsamında hukuki kılıf oluşturmak için tutanaklara sokulmuş hayalî bir "gizli devrimci yapılanma" olarak bilinir.

İsim

Yürütülen toplu gözaltıların ilk günlerinde Trabzon ve çevresinden toplanan solcu muhaliflerin, orada içine düştükleri durumu alaya alarak kendi aralarında "titrek hamsi hücresi" şeklinde spontane bir espri etrafında döndürdükleri şakalaşmaların[1] kolluk amirlerinin "kulağına" gitmesi ile bu adın soruşturma dosyasına dahil olmuş olması kuvvetle muhtemeldir. Bir rivayete göre, bu duyum aynı soruşturma kapsamında İstanbul'da işkenceli sorguya alınan Trabzonlu genç bir öğretmenin yazılı ifadesine de "THÖ:Titrek Hamsi Örgütü" şeklinde ekletilmiş ve bu şekilde somutlaştırılmaya çalışılmıştır.[2] Her ne kadar ciddiyetsiz gibi görünse de sorgucuların bu isimlendirmeyi tüm absürtlüğüne rağmen kayda geçirmeye çalışmaları, devlete yönelik tehditlerde geçmişe atıf amaçlı bölgesel ve etnik kodlama yapmaya dönük yerleşik eğilimlerinden kaynaklanmıştır.

Arka Plan

Cumhuriyetin kuruluş döneminde, ideolojik ihtilaflardan ayrı bir eksende birbirleriyle iktidar mücadelesine girişmiş bölgesel kutuplardan biri olan Trabzon'un, bir muhalefet odağı olarak ilk kez yeni devletin kurucu unsurlarının gözüne batması aynı yıllara denk gelir. 1920li yılların ilk yarısı boyunca; eski ittihatçılardan, meşrutiyet yanlısı liberallere ve bolşeviklere kadar tüm Osmanlı sonrası muhalif oluşumların İstanbul dışında en hızlı örgütlendiği alan olan Trabzon Vilayeti coğrafyası, bu çok kombinasyonlu karmaşık güç mücadelesinden bölge olarak yenik çıkmış; sürgünler, suikastler ve idamlarla "hizaya" getirildikten sonra Ankara nezdinde ve hafızasında aklanabilmesi ancak 1930'lu yıllara doğru mümkün olabilmişti.

Trabzon'un devlete yönelik tehditlerle ilişkilendirilebilecek derecede ikinci kez dikkat çekmesi ise 1950'li yıllarında başındadır. Türkiye'nin 2. Dünya savaşının sonuyla birlikte ABD-İngiltere ekseninin yörüngesine girmesi ve ardından NATO üyeliği ile bu yeni vassallığa kurumsal bir temel oluşturması, eşgüdümlü olarak "komünizm tehdidi" ile mücadeleye de katkı sunmasını gerektirmişti. Önce akademik kurumlarda bu yönde bir temizliğe girişilmiş, ardında TKP'ye yönelik kapsamlı bir polis operasyonu gerçekleştirilmişti. Neticede ortaya çıkan fotoğrafta, özellikle eğitim kurumlarında zemin bulduğu anlaşılan sosyalist örgütlenmenin Hasan Âli Yücel'in himayesi altında oluştuğu sonucuna varılmıştı. Üstelik TKP'yi savaş yıllarında Ankara merkezli olarak yeniden örgütleyerek partinin başına geçmiş olduğu tespit edilen Trabzonlu Zeki Baştımar'ın da onun bakanlığı bünyesinde sıradan bir çevirmen memur kadrosunda senelerce kamufle olabildiği anlaşılmıştı. Bir diğer Trabzonlu komünist elebaşı Esat Ömer Eyyubi ise yine aynı yıllarda, iltica etmiş olduğu Sovyetler Birliği'nden Türkçe radyo yayınları yaparak, hükümeti, memleketi ABD'ye satmakla suçlayan ağır hakaretler yağdırmaktaydı. Onun 1950 yılında vatandaşlıktan çıkartılarak tüm mal varlığına el konulması, başta Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Sabahattin Eyüpoğlu olmak üzere akrabaları olan Eyüpoğlu sülalesi mensubu aydınları da ilerleyen yıllarda yurtdışına yerleşmelerine sebep olacak derecede tedirgin etmişti. Ancak bu kez tüm bu bağlantılar, Trabzon'a yönelik belirgin bir siyasi baskıyı gerektirmeyecek kadar şehirden uzaktı. Bununla birlikte, ABD tarafından meteoroloji ve radar istasyonu görünümü altında Türkiye genelinde belli noktalara kurulan, teknik istihbarat ve dinleme istasyonlardan biri 1953 yılında Trabzon'da, Mitra Tepesi'ne kurulmuştu.



3 Mayıs 1972

Şehirde ve tüm çevre kasabalarda gözaltına alınarak Trabzon'da Mitra Tepesi'ndeki askeri gazinoya doldurulan

Attila Aşut, Altan Öymen, Emil Galip Sandalcı, Erdal Öz, Şefik Asan, Ali Faik Cihan, Hüseyin Serdar, İlhan Demiraslan, Zülfü Livaneli, Haydar İlker

Mustafa Beşgen

Niyazi Ağırnaslı

Servet Başol: "12 Mart sorgucuları da olayın absürt olduğunun farkındaydılar. Zaten “Titrek Hamsi Örgütü mensuplarına” uçak kaçırma eyleminden çok, idam cezalarının önlenmesi için kimlerden imza topladıkları sorulmuştu. Örgüt ve uçak kaçırma operasyonun bahanesiydi. Amaç muhalif aydınları cezaevine sokup seslerini kesmekti…"

Kaynakça

  1. Şefik Asan (2017) "Titrek Hamsi Hücresi adı nereden geliyor?"
  2. Altan Öymen (2009) "Öfkeli Yıllar"