Hasan İzzettin Dinamo
Hasan İzzetin Dinamo (1909-1989) Akçaabat doğumlu şair ve yazardır.
20. yüzyıl Türkçe edebiyatının en önemli romancılarından biri olarak kabul edilir.
Yaşamı
1909 yılında Akçaabat yakınlarındaki Ahanda köyünde doğdu
Aynı yıl, doğumundan hemen sonra İstanbul'a göç eden ailesi tarafından İstanbul'a götürüldü. 1912 yılında memleketlerine dönmeye karar verip yola çıkan aile, ancak Samsun'a kadar ulaşabildi ve oraya yerleşti. 1914 yılında babası ve ağabeyi askere alındı. Her ikisi de bir yıl sonra Sarıkamış'ta öldüler. Aynı sıralarda iki kardeşi de açlık nedeniyle öldü. İki sene sonra 8 yaşına bastığında ise bu kez annesini kaybetti. İki kız kardeşi ile birlikte İstanbul'da bir yetimhaneye yerleştirildi. 1923 yılına kadar farklı yetimhanelerde hayata tutunmaya çalıştı. Okuma yazmayı kendi çabasıyla erken yaşlarında öğrendiği için 2. sınıftan başladığı İlk öğrenimini de bu süreçte tamamladı. Ardından Orta öğrenimi için Amasya'da bir başka yetimhaneye gönderildi. Orada 17 yaşında okulundan mezun olduğu yıl ilk şiiri yayınlandı. Sonrasında sırasıyla, önce Öğretmen Okulunu bitirdi, peşinden Ankara'da Eğitim Enstitüsü'nün Resim bölümüne yazıldı.
İlk tutuklanmasını, mezuniyetine kısa bir süre kala 24 Nisan 1935 tarihinde, işçilere ve köylülere hitaben kaleme aldığı bir örgütlenme çağrısı bildirisi nedeniyle yaşadı. Evindeki aramalarda, beş sene öncesinde yazdığı ama yayınlamadığı "Tren" isimli, çok tehlikeli bulunan bir siyasi şiiri de ele geçirilince, Komünizm propagagandası suçlamasıyla toplamda 4 yıla mahkum oldu. Davaya konu olan şiirine el konularak tüm kopyaları imha edildi. Öğretmenlik hakkından ve kamu hizmetlerinden men edildi. O tarihten sonra 25 yıl boyunca kendi ismi ile hiçbir şeyi yayımlatabilmesi mümkün olmayacaktı. 1939 senesine kadar Ankara Cebeci cezaevinde hapis yattı.
Mahkumiyetinin sona ermesinin ardından dönüş yolculuğunda tutsaklık yılları boyunca yazdığı ondan fazla romanının, birkaç oyununun ve yüzlerce şiirinin bulunduğu valizleri, kitap sandıkları bindiği trende çalındı. Bu olay nedeniyle yaşadığı travmayı ömrünün sonuna dek dile getirdi. Kaybolan, el konulan ve yok edilen tüm şiirleri için daha sonra “Yitik Şiirlerime Ağıt” isimli dizeleri yazacak, ayrıca kaybettiği o eserlerinin acısını şu sözlerle de dile getirecekti:
"...Onlar hep yürekler acısı. Bakmayın, ben bütün hayatımı çaldırdım. Hiç yazılmamış, basılmamış şiirlerimi yahut kaybettiklerimi tekrar anımsayarak yazmaya çalışmışımdır..." [1]
Tahliyesinden iki yıl kadar sonra, 22 Mayıs 1941 tarihinde eski TKP Merkez Komite üyesi Halil Yalçınkaya'nın kızı ile evlendi. Cağaloğlunda bir evde kıyılan nikahı, dönemin önde gelen Marksist aydınlarının tarihi bir buluşması oldu aynı zamanda. Ressam Abidin Dino bir tablosunu düğün hediyesi olarak getirmiş, Bedri Rahmi Eyüboğlu ise şiir okuyarak o akşamı renklendirmişti.
Ancak mutlu günleri uzun sürmedi. Ertesi yıl Yeni Edebiyat isimli dergide yayınlanan "Vatan Şarkısı" şiiri nedeniyle tekrar tutuklandı, dergi kapatıldı. Sonrasında askere alınıp, Islahiye'ye gönderildi. 1943'de kızının doğumunu haber aldığında, birliğinden firar edip İstanbul'a geldi. Uzun süre kaçak hayatı yaşadı, Karacaahmet mezarlığındaki bir barakada saklandı. O süreçte "Karacaahmet Senfonisi" adlı eserini yazdı. Bir süre sonra tekrar yakalanıp askerlik süre sıfırdan tekrar başlatıldı. Küçükçekmece'deki gecekondusundaki biriktirdiği bütün çalışmaları müsadere edildi. Bine yakın şiirini, biri basıma hazır olmak üzere 5 romanını da bu şekilde yitirmiş oldu. Firarlar ve yakanıp sıfırdan başlatmalarla uzayan askerliğini ancak 7 sene sonra 1949'da tamamlayabildi.
Tercih olduktan bir süre sonra de Adnan Menderes iktidarı ile birlikte komünist avı dönemine girilmişti. Bir sonraki tutuklanması 1956 yılında, 6-7 Eylül devlet terörü operasyonunu komünistlere yıkma planı çerçevesinde gerçekleşti. Bu kez 6 ay tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakıldı. O yıllarda çevirilerle ve eğitim kılavuzları gibi işlerle geçimini sağlamaya çalıştı. Ancak pes etmeye çok yaklaştığı bir sırada, artık dayanamadığını, köyüne dönüp balıkçılık yapmayı deneyeceğini açıkladığı arkadaşı Orhan Kemal, onu ikna ederek bu kararından vazgeçirdi.
1960 sonrası nispi demokrasi ortamından cesaret alarak, ilk kez 52 yaşındayken çalışmalarını kendi ismiyle yayınlatmaya başladı. O yıllardan sonra romanları art arda yayınlanmaya başladı. 1977 de 7 ciltlik Kutsal Barış romanı ile Orhan Kemal Roman Armağanı’nı kazandı.
1980 darbesinde, tıpkı 12 Mart darbesinden olduğu gib gözaltına alınması gereken aydınlar listesindeydi. 80'li yıllarda, öncesi büyük ölçüde yoksulluk içinde geçen yaşamının son yıllarını kendi köşesinde, nispeten unutulmuş ve yayımcılık dünyasından dışlanmış bir yazar olarak geçirdi, anılarını yazdı.
20 Haziran 1989 tarihinde İstanbul'da öldü.
Fikirleri
Henüz küçük yaşlarındayken savaşın getirdiği yıkımı ve acıları en derinden yaşamış olan Hasan İzzettin Dinamo, sonraki hayatı boyunca siyasi duruşunu ve fikirlerini büyük ölçüde o temel üzerine şekillendirmiştir. Savaş karşıtlığı ve savaşların aslî sorumluları olarak gördüğü emperyalizme, büyük sermayeye karşı durmak onun en değişmez ilkeleridir. Özellikle Nazım Hikmet'in şiirlerinin etkisine girdiği 30'lu yıllarından itibaren her daim sol muhalefetin yanında yer almış, sosyalist çevreler ile yakın ilişki içinde olmuştur. Bununla birlikte, daha öncesinde ilk okul yıllarında etkisi altında olduğu Milliyetçi ve Turancı fikirlerin de etkisi ile olsa gerek, 40'lı yıllarda TKP içi mücadelede İstanbul merkezli Ulusalcı/Sağ kanada, yani "Şefik Hüsnü/Baraner" çizgisini temsil eden çevrelere nispeten daha yakın durmuştur. Hatta o yıllarda, partinin muhalif Leninist/Sol kanadını temsil ettiği için partiden dışlanan Nazım Hikmet'in yerine, alternatif devrim şairi olarak kendisinin öne çıkarılmasını önerenler dahi olmuştur. Ancak 40'lı yılların sonuna doğru Leninist/Sol kanadı temsil eden Zeki Baştımar'ın partinin kontrolünü büyük ölçüde ele geçirip Nazım hikmet'e itibarını iade etmesiyle, muhtemelen Dinamo'nun kendisinin de haberdar olmadığı bu fikir askıda kalmıştır. Ölümünün ardından, ünlü romancı Yaşar Kemal onun için şunları söylemiştir:
"...O bir ermiş, bir kahraman, bir çocuk saflığında, dudaklarında hüzünlü bir gülümseme, yaşadı ve öldü. Hasan İzzettin Dinamo, su katılmamış devrimci bir kahramandı ve edebiyatımızın da büyük ustalarından biriydi..." [2]
Eserleri
- Şiir:
- Deniz Feneri (1937)
- Karacaahmet Senfonisi (1960)
- Özgürlük Türküsü (1971)
- Mapushanemden Şiirler (1974)
- Sürgün Şiirleri (1975)
- Gecekondumdan Şiirler (1976)
- Çoban Şiirleri (1982)
- Nazım'dan Meltemler (1989)
- Tuyuğlar (1990)
- Roman:
- Kutsal İsyan (8 Cilt) (1966-1968)
- Ateş Yılları (1968)
- Savaş ve Açlar (1968)
- Kutsal Barış (7 Cilt) (1972-1976)
- Öksüz Musa (1973)
- Musa'nın Mapushanesi (1974)
- Koyun Baba (1976)
- Musa'nın Gecekondusu (1976)
- Türk Kelebeği (1981)
- Açlık (1982)
- Adalet Sıtması (1983)
- Anadolu'da Bir Yunan Askeri (1988)
- Öykü:
- Savaşta Çocuklar (1981)
- Anı:
- 6-7 Eylül Kasırgası (1971)
- 2. Dünya Savaşı'ndan Edebiyat Anıları (1984)
- TKP ve Aydınlar (1989)